DEVLETHAN CAMİİ
Yalvaç’ın merkezinde,çınar altı mevkiinde ve yolların kesişme noktasında,dört yanı açık bir şekilde konumlanmıştır. Bulunduğu bölge;çınar altı,yakındaki medrese ve hamam,Selçuklular Dönemindeki Türklerin yerleşim merkezini ve biçimini belirtmektedir.
14 Yüzyılda II.Kılıç Arslanın kardeşi Devlethan adına yapılan cami,daha sonraki yıllarda birkaç kez çeşitli onarımlar geçirmiş olarak günümüze ulaşmıştır.Beylikler Dönemi özellikleri gösteren caminin mimarı maalesef bilinmemektedir.Osmanlı Devleti kayıtlarında ise 1726 yılından itibaren,camide görevlendirilen kişilerle ilgili olarak adı geçmeye başlar.
Cami,kireç harcıyla birleştirilmiş kesme taşlardan inşa edilmiş olup özellikle temel kısımlarında,Antiochia ören yerinden getirilen,önceki dönemlere ait mimari yapı elemanları (mermer işlemeli bloklar ve yazıt parçaları) devşirme malzeme olarak duvar örgüsünde kullanılmış.Bu özellik ağırlıklı olarak doğu yüzde görülüyor.Dış yüz sıvasızdır,ancak sonraki yıllarda yapılan,çimento malzemeli onarımların izleri caminin anıtsallığına yakışmayacak biçimdedir. Üç girişli olan caminin ana girişi kuzey yüzün ortasında,diğer iki küçük giriş,doğu ve batı uzun yüzlerin kuzey başlarına yakın konumlanmıştır.Cephelerde bulunan çift sıra pencere sistemiyle mekanın aydınlatılması sağlanmış.Pencereler dikdörtgen formda,üzerlerinde tuğladan yapılmış sağır kemerlerle şekillendirilmiş.Camiyi kırma kiremit çatı örtmektedir. 20.75 x 24.80 metre iç mekan ölçülerindeki camiye ana girişten girildiğinde,kuzey yüz boyunca uzanan mahfilin altından geçilerek ana mekana ulaşılır. Mahfilin altında kuzeybatı köşede bir imam odası vardır. Mahfilin altı,imam odası hariç,son cemaat yeri olarak düzenlenmiştir.
Ana mekanda sekizgen formlu 8 ahşap sütun çatıyı taşır.Güney yüze paralel uzanan sütun dizisi,mihrab önünden itibaren iki sıra üçlü,üçüncü sıra, ortadaki kaldırılarak ikili inşa edilmiştir.Bunların haricinde aynı doğrultuda iki sütunda mahfillin olduğu giriş bölümünde vardır.Ancak bu sütunlar üst katta görülmekte olup alttaki kısımları sonradan betonarme olarak inşa edilen mahfilin beton ayakları içinde kalmıştır.
İçteki iki nefin orta kısımlarının üzeri 4 elips şeklinde kubbe ile örtülmüştür.Bu kubbeler dışında kalan tavan ahşaptır.Kubbe içleri çeşitli renklerde yapılmış (sarı,mavi,kırmızı,yeşil) kalem işi stilize edilmiş bitkisel motifler ile süslenmiştir. Bu süslemeler camide görülebilen en eski parçalar arasındadır. Süsleme,kubbelerden sütunlara geçişe yakın bölümlerle,tavan ile duvar arası köşelerde yapılan yumuşak geçiş sağlayan bölümlerde de mevcuttur.Bir diğer süsleme öğeside,yuvarlak çerçeveler içinde verilmiş ve direk tavan yüzeyine işlenmiş Arapça yazılardır.Bunlardan ikisi tavanda,kubbe kenarlarında(mahfil önündeki kısımda),beyaz zemin üzerine siyah harflerle yazılmıştır. Dış kısımlarında,meyveli kiraz dallarından bir çerçeve vardır. İki yazıda aynıdır. Burada şöyle yazmaktadır;
Maşallah ya hafiz , ÇOK KORUYAN ALLAH
Bir diğer yazıda minber kapısı alınlığında,siyah üzerine yaldızlı sarı boya ile yazılmış olandır.Burada da ;
Maşallah , ALLAH DİLERSE (nazar deymesin anlamında.) yazmaktadır.
Sütun başlıklarıda kabartma bitkisel motifli,köşelerde antik sütun başlığı benzeri rulo formunda yapılmış.
Cami aksının biraz batısında kalan mihrab kabartma süslemelidir.Dış ve içte iki sütun formu verilmiş söveye sahiptir.Dıştaki sütun benzeri söve ,içtekinden daha uzundur ve üstte, düz lentoya bağlanır.İçteki söve ise kısa ve üstte kemer forma bağlanır.Kemerle lento arasında bu kabartma motifler işlenmiştir.Mihrabın içi düz bırakılmıştır. Dikkat çeken bir diğer unsurda mihrabın hemen üstünde açılmış yuvarlak formlu,çeşitli renklerden oluşturulmuş vitray penceredir.
Mihrabın hemen batı yanında ve ortada konumlanmış minber batı duvara paralel uzanır.Ahşaptan yapılmış olan minberin girişini kumaş bir perde örter.İç mekana açık yeşil renk hakimdir.
Caminin kuzey yüzünün doğu köşesinde,altı kesme taştan,üst kısmı kırmızı tuğladan örülmüş minare konumlanmıştır.Minare tektir ve bir şerefesi vardır. Caminin günümüze ulaşmış,görülebilir en eski parçası da bu minaredir.
Caminin kuzey önündeki avlusunda,sonradan yapılmış şadırvanı vardır.
Camide görevli hocaların anlattığına göre,yapının üzeri önceden düz toprak dam iken,sonradan kırma kiremit çatı ile kapatılıyor.Tuğla minarenin bir kısmı,önceki yıllarda fırtına sonucu yıkılıp,yeniden onarılıyor.Bu onarım izi bugün minarenin üst kısmına yakın görülebiliyor.
Ayrıca Yalvaç’ın en eski camisi olan Devlethan Camiinde Sakal-ı Şerif de korunmaktadır
(Cami iç süslemesinde bulunan Arapça yazıları Zeki Sücüllü Hocamız çevirmiştir.)
Caminin, eski yazıyla yazılmış bir de yazıtı vardır. Yalvaç Müzesinin deposunda bulunan yazıt yaklaşık 90 x 60 x 15 cm. boyutlarında olup kireç taşından yapılmıştır. Yazıtta,ortadan dikey olarak ikiye bölünmüş ,13 satır vardır. Kabartma harflerle yazılmış yazıt; II. Abdülhamit döneminde, Konya Valisi Said Paşanın katkılarıyla yapılan onarımdan bahseder. Üzerinde hicri 1303 (miladi 1887) tarihi vardır. Yazıtın yeri,kuzey yüzün ortasındaki ana girişin üzeridir . Daha sonra buradan alınıp,tarihi değeri göz önüne alınarak Yalvaç Müzesine konmuştur. Yazıt şöyledir;
Virüb tarz-ı nevinde cami-i lami inayetle
Ne ziba dilnişin oldu taravetle,maharetle
Sezadır öyle bir manend-i adn böyle mabedğah
Çün erbab-ı hamiyyet verdirler semahatle
Becadır pişiğahında şadırvan oldu amade
Akubdur fi sebilillah tavaddu kıl inayetle
Behişt asa kılub mü’minini eyledi tenvir
Küşad oldu ki mevlid-i Rasul hem tilavetle
Muvakkıthanedir hem lahık-ı kütüphane ona layık
Görünmezlik noksanı bi-hamdilillah beşaretle
Ola her hadimi lutf-i Cenab-ı Halıka mazhar
Bu belde halkı da hep dem güzar olsun rehavetle
Zaman-ı sa’dine etti tesadüf oldu bala ter
Saidiyye denildi namına gerçi bedahatle
Odur asr-ı Hamid elbet olur ma’mur-ı abadan
İla yevmi’t tenat ancak beka bulsun hilafetle
Dem a dem fikr-i marzini said paşayı zi-şanın
İmarettir zehi elhak cenah açmış himayetle
Bu yolda eyledi şedd-i nitak gayret-i Tevfik
Sarıldı deşt-i himmetle temam etti metanetle
Odur Kaimmakam ibkay-ı nam etti enam içre
Düşürdü hahişe eşrafı fahr etsin şerafetle
Niçe imar u inşaata hasr-ı nefs edüp ra’na
Yüzünden milk ü millet müstefit oldu beraatle
Teberrük maksadı tarih-i cevher yad edüp irfan
Bulubdur zib u zinet-i mescidi-i Aksa şetaretle
1303
(bu çeviri İsmail Güneş tarafından yapılmıştır.)